Müdahale etme yeteneğini yitiren iyilik
İyilik ve kötülüktür ilk insandan bu yana yegane sorun. İyilik
ve kötülük etrafında oluşur aklınıza ne geliyorsa. Teknoloji,
din, siyaset, felsefe, psikoloji...
Din dediğimiz her ne var ise işte tüm bunların da yegane
sorunsalı iyilik ve kötülüktür. Din olarak bilinmeyen ancak
işlevi gereği herhangi bir dinin insana ulaştığı ve etki ettiği
kadar insana dokunan her ne var ise işte onlarda iyilik ve kötülüğün
temsiliyeti ile meşguldürler.
Dünyanın her bir yanında sayısız tane iyilik örgütü dünyayı
daha iyi bir yer haline getirmek derdi ile yanıp tutuşurken, birey
denilen insan kişisi birçok özelliğini terk etmiş olduğu gibi
iyilik haline ilişkin müdahale etme yeteneğini de yitirmiş
durumda.
İşin esası insan sadece iyilik durumunda değil müdahil olma,
müdahale etme ve müdafaa etmek gibi özelliklerini terk etmiş
durumda. Bazıları bu iyilik sorumluluğunu öteki dünyaya, bazıları
devletlere, bazıları da örgütlere terk etmiş durumda. Kendi gözü
ile görüp, kulağı ile duyan kişi eli ile müdahale etmesi
gerekirken, kişiler hiçbir şey yapmamayı yeğlemektedir.
Evet bugün iyilik müdahale etme yeteneğini yitirdi. İyilik
sorumluluğunu yitiren her birey kötülüğün bir kere daha
kazanmasına sebep olmaktadır.
Dünyanın bir yerinde açlık yaşayan herhangi bir canlının
iyilik haline kavuşması için harcanan herhangi bir çabanın çok
az bir kısmı ile insana çevresindeki kötülük ile mücadele etme
yeteneğine sahip olduğu hatırlatılsa belki kötülük ile daha
rahat mücadele edilebilir.
Elbette biliyoruz ki iyilik hareketi içerisinde ki her bir örgütsel
yapı kocaman birer ekonomik değer. Kim ister ki sahip olduğu
yönettiği ekonomik güç elinden gitsin.
Bireysel iyilik ve müdahale etme yeteneğinin insanda oluşması
için toplumsal çaba, eğitim çalışmaları, yasal düzenlemeler
ve özendirici faaliyetler olmaz ve insan gün geçtikçe izleyici
olma durumunu devam ettirirse her şey için geç kalınmış olacak.
Bir yerde bir kötülük gördüğümüz onu iyileştirmek adına
hiçbir şey yapmıyorsak dualar, temenniler ve zikirler ancak sözde
kalacaktır. Yaşanabilir bir dünya için beklenti içerisinde
olmayı bırakıp, bireysel sorumluluk almak gerekmektedir.
Not: Bu yazı her gün camiye namaz kılmak için gelen ve caminin
içerisinde ya da bahçesinde dahi gördüğü, işittiği hiçbir
kötülüğe müdahale etmeyen kişilerin izlenmesi neticesinde
oluşabilmiştir.
Oğuzhan Eyilik
Yorumlar
Yorum Gönder