Hakkında konuşulamayanların kutsallığı

Hakkında konuşulamayanların kutsallığı

Hakkında konuşulamayanların kutsallığı almış başını gitmiş ise orada ne söylenecek söz ne söyleyecek sözcü nede nede sözü dinleyecek kalmamıştır.

Sözü bir şekilde  getirmekten korktuğunuz her ne ise onunla mücadele etme şansınız bir şekilde kalmamıştır. Korkunuzun ciddi sebepleri olabilir. İş kaygısı, hayat kaygısı, sürgün kaygısı, iftira kaygısı.. Her ne olsun üzerinde baskı yaratan bu ve benzeri unsurlara rağmen kişi hakkında konuşmak istediğini konuşabilmelidir.

Konuşmak isteyene engel olan tüm sistemler, konuşmacıyı konuşmasına başlamadan öteki ilan eden tüm düşünceler otoriteyi korumak derdi ile hareket etmektedir. Buradaki otorite görünüşte bir şeyin otoritesi gibi yansıtılmak istense de gerçekte otoritenin sahibi olan kimi kişiler kendilerinin çıkarları ve keyifleri için ötekileştirmeyi basit bir savaş kuralı olarak görmektedirler.

Konuşmayı, ifade hürriyetini sınırlayan tüm sistemlerin karşısında olmak günümüz insanının yegane vazifesi olması gerekirken bu şekilde bir yaşam tarzı ve gidişatın olması beklenirken ve bir noktaya kadar da aslında öyle hareket edilirken her şey bir anda farklılaşıp konuşmayı ve konuşulanları sindirme süreci devreye giriyor.

Ülkemiz insanı uzun zamanlardan bu yana o ya da bu siyasi ya da değil otoritelerin baskısı altında fısıldamaktan dahi geri durmuştur. Tam konuşmaya başlarken, kendini ifade etmeye o ana kadar var olan baskı sistemlerinin etkisi bitecek diye düşünürken bu seferde başka türlü baskı ve korku yayan otoriteler ortaya çıkmıştır. Şu halde korku yayarak aslında hangi güce dahi dayandığı belli olmadan iktidarı ve her türlü söylemi eline geçiren yaklaşım farkına varmaksızın kendi gerçekleriyle çelişmektedir. Kendisi ile çelişen şu anki güç ve sistemin, geçmişi yani tarihi incelenmesi halinde gelecekten konuşma, ifade hürriyeti hakkına dair hiçbir şekilde ümit var olunamayacağını dile getirmek bir borçtur.

Kendi iradesini, düşünüşünü, inancını, söylemini, oyunu, tercihini kısacası her şeyini bir yerlere ödünç dahi değil sürekli olması kaydıyla vakfeden kimse veya kimselerin bir araya gelmesinden oluşan toplum bir süre sonra kardeşlerini düşman ilan edip, yandaşlarını yani çıkar birliği ettiklerini ise kapı dışarı edeceği oluşabilecek bir durumdur.

Sokaktaki insanın tercihlerine etki edebilen kimseler için kısa gelecekte çatışma, aşağılanma, ötekileştirme, sessizleştirme gerçekleşecektir. Eğer tüm bu öngörü var olmazsa o takdirde otoritenin sahipleri ile kendileri arasında ülkenin geleceği adına karanlık birlikteliklerin imzası ıslak ya da değil atılmış demektir.

Ülke insanı hakkında konuşulamayanların kutsallığı ile yönetilmek istenmekte buda yetmemekte, otoritenin sahiplerine karşı duruş sergileyecek olan ya da bunun beklentisinde olduklarımızda şu durumda bahse konu otoriteden farklı bir pozisyon içinde değiller. Oysa biz biliyoruz tek olan güçlü olduğunun zannına varsa da güçsüzdür. Kısa süreliğine devam eden otoritesi bir süre sonra iç ya da dış etkileri sonucunda yerle bir olabilir. Onun içindir ki hakkında konuşulamayanların kutsallığına inanmıyoruz onun içindir ki hakkında  konuşulamayan her şeyi reddediyoruz onun içindir ki herkesi ve her şeyi konuşabilmek için fikir ve ifade hürriyetinin sonununa kadar arkasında olmanın gerekliliğini hatırlatıyoruz onun içindir ki kendi otoritesi için her şeyi yapanlara karşı duruş sergiliyoruz.

Hakkında konuşulamayanların yani kutsallık atfedilenlerin bu topluma ne vereceği bir değer vardır nede bir adım ötesine dair katkısı olacaktır. Kaynağı ne olursa olsun  neye dayanırsa dayansın kutsallığına inanılıp ötekiler için zulüm aracı olan her şeye karşı duruyoruz. Kendi varlığını ve devamlılığını sürdürmek adına ülke topraklarında ya da dışarıda örgütlenmiş tüm yapıların gerçek anlamda duruşunun sorgulanması gerektiğine inanıyoruz. Ülke insanının emeği, hayatı, malı, mülkü birilerinin keyfi için talan edilirken buna dur demesi gerekenlerin seslerinin çıkmamasına ancak ve ancak şaşırıyor ve bir gün kendilerininde aşağılanacağı yok sayılacağı günlerin yakın olduğunu kendilerine hatırlatıyoruz.

Kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir dönem kapandığına şahit olmak isterdik  ancak yerine farklı ellerin farklı cepler ile ilişkide olduğu bir başka şekil yargısız infazların yerine getirildiği döneme giriyor olduğumuzu düşünüyorum. Yeni başlayan karanlık süreçte ötekine nazaran kişiler ve yapılan uygulamalar daha tehlikeli bir hala almaktadır. Tasfiye edilenlerde konuşulamayan kutsallar ile korkutma ile devam ettiriyordu şimdikilerde öyle olacak ancak bir fazlasıyla. Otoriteyi yavaş yavaş ele geçirenler kutsallıklarını zaten çok önceden ilan etmiş hatta kendilerine biat bile edilmiştir. Bu tehlikeli gidişin sonunun nereye varacağını kimsenin şuan bilmesi mümkün değildir. Ülke insanı ve toprağı otoritenin kimliği ve kişiliği altında ya tüm renklerinden mahrum olacak Ya da bu saldırıyı savuşturup tüm güzellikleri ile varlığına devam edecektir.

Kendilerinin ulaşılamaz icraatlerinin ise kutsal olduğuna inanılan herkesten ama herkesten uzak olmaya davetlisiniz.

Muhabbet ile..

Oğuzhan Eyilik
30.09.2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Koruma Kanunu'na Göre Eğitim Tedbiri Uygulaması

Çocukların camide ne işi var

Çaresiz.