Çocuk ve Çocukluk


Çocukluk üzerine yapılan tüm yatırımlar, çalışmalar, tartışmalar, planlar ve yapılamayanlar o toplumun esasında gelecek algısıdır.

Çocukluk ulusal ve uluslar arası mevzuat ile gelişim psikolojisi açısından ilgisine göre farklı tanımlanabilmek ile beraber genel kabul gereği ülkemiz için 18 yaşına kadar olan yaşam süreci olarak anlaşılmaktadır.

Neden 18 yaşın öncesi çocukluk olarak kabul edildiğine dair tartışmalar devam etmektedir ve 18 yaş sınırı nihai değil "tanımlanmış – gerekçelendirilmiş kabul" olarak standart olarak kabul edilir. 18 yaşın çok yüksek olduğunu iddia edenler olabileceği gibi daha ileri yaşlara doğru bir kabulün olmasını iddia edenlerde vardır.

Çocukluk sürecini nereden sonlandırırsak sonlandıralım çocukluk hakkında konuşmaya başladığınız anda göz ardı edemeyeceğiniz bir çok sistemin ortak paydası olan canlıyı konu edinmiş oluruz. Türk Hukuk sistemi Çocuk Koruma ve Aileye İlişkin Kanunlar ile çocuklar için yargılama ve korunma sistemlerini yasalaştırmıştır, çocuk yaşı ve gelişimi gereği Milli Eğitim sisteminin yegane öznesidir, güvenliğe ve sosyal hizmetlere ilişkin tüm sistemin de gene çocukluk ile ilgili özel çalışmaları vardır olmak zorundadır. Yerel yönetimlerden, kamu yararına hizmet veren her türlü sisteme kadar bir çok kurumun çocukluk ile ilgili çalışmaları vardır. Çocukluk üzerine yoğunlaşılması elbette boşuna değildir. Çocukluk sürecindeki canlı toplumun devamı ve ulaşılması istenilen refah toplumunun geleceğidir. Çocukluk üzerine yapılan tüm yatırımlar, çalışmalar, tartışmalar, planlar ve yapılamayanlar o toplumun esasında gelecek algısıdır.

"Çocuklar toplumun geleceğidir" türünden sözlerin karşılığı olabilecek her ne var ve çocuklar neye ihtiyaç duyuyor ise onu çocuklara sağlanmak zorundayız. Zamanımızın çocuklarına, çocukluğunu yaşama hakkını sağlayamaz isek zaman geldiğinde siz benim elimden çocukluğumu aldınız demeyeceklerdir ancak tüm toplum öyle şeyler yaşayacak ki varlığını yetişkin olarak gördüğümüz bir çok kişide olağandışılıklar göreceğiz. Toplumun içerisinde uyumsuz, karar alma becerisinden yoksun, kendini gerçekleştirememiş, içe dönük, saldırgan, şiddete meyilli, kural tanımayan, birlikte iş yapma becerisinden yoksun, akademik başarısı düşük, hayattan zevk almayan, madde bağımlılığı sorunu bulunan, toplumsal üretime katılamayan yetişkin ile çalıştığınızda problemin kaynağını yaşanamamış çocukluk sürecinde arayıp bulabileceğizdir ancak bu keşif sorunun çözümü olmayacaktır. Yapabildiğimiz gecikmiş hemde fazlasıyla gecikmiş "sorunun kaynağını bulmak" işi olacaktır.

Geleceğe miras olarak bırakmak istediğimiz her ne var ise onu sağlayacak yegane canlı bugünün çocuklarıdır.

Çocukların;
oyun oynama hakkını
hareket etme hakkını
deneme ve yanılma hakkını
kirlenme ve kirletme hakkını
yanlış yapma hakkını
sevme ve red etme hakkını
anne ve babası üzerindeki hakkını
eğitim hakkını
yeterli beslenme ve korunma hakkını
çocukların soru sorma hakkını
...
göz ardı etmeyiniz.

Oğuzhan Eyilik
Pedagog – Psikolojik Danışman


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Koruma Kanunu'na Göre Eğitim Tedbiri Uygulaması

Çocukların camide ne işi var

Çaresiz.