Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Meslek seçiminde bireysel özellikler

Resim
Günümüzde meslek seçimi, üniversitede bir bölüm seçmek ile eşdeğer olduğunun farkına varmalıyız. Meslek seçeneklerinin artması, meslekte uzmanlaşmanın gerekiyor olması, mesleğe hazırlanmanın uzun süreli eğitimi gerektirmesi, meslek seçiminin önemini artırmaktadır. Bireyin kendini tanıması Meslek – bölüm tercihi yaparken bireyler öncelikle kendini tanımalı ve buna göre bir tercih sürecine girmelidirler. Bireyin yeteneklerinin belirlenmesi;yetenek belli bir eğitimden yararlanma gücüdür. Bireyin hangi eğitim programında başarılı olabileceğini gösterir. Yetenek meslekteki başarıyı etkileyen etkenlerden biridir ve temel gerekliliktir. Seçtiği mesleğin gerektirdiği azami yetenek düzeyine sahip olmayan bireyin o meslekte başarılı olması olası değildir. Bunun yanında sahip olduğu yeteneklerinin kapasitesinin altında bir yetenek düzeyi gerektiren mesleğe yönelen bireyin meslekte doyum sağlaması da mümkün olmayacaktır. Seçim sürecinde olan kişinin akademik yeteneği, derslerindeki

Neden meslek seçeriz?

Resim
Modern insanın şüphesiz ki en önemli kararlarından biri belki de en önemlisi meslek seçmektir. Günümüz insanının problemlerinden biri olan kimlik karmaşası ve benlik saygısının oluşturulması meslek kavramıyla direkt olarak bağlantılıdır. Kişi mesleğini seçerken aslında toplum içerisindeki statüsünü de seçmiş bulunmaktadır. Seçilen mesleğe göre elde edilen kazanç, sahip olunan özellikler, çalışma şartları, boş vakit, çalışma sahası ve çevresi de dolaylı da olsa seçilmiş olur. Nihayetinde tüm bunlar kişinin toplum içerisinde kendine seçmiş olduğu yerdir. Yani birey kendisini toplum içerisinde bir yerlerde tanımlamak durumundadır. Bu tanımlamayı gerçekleştiremeyen insan toplum içinde ki kimliğini bulamadığında bunalıma girebilir. Yani kişi kimlik bunalımıyla karşı karşıya kalabilir. Şüphesiz ki kimlik bunalımı veya kimliğin farkına varış sadece mesleğin seçilmesiyle veya seçil-e-memesiyle ortaya çıkmaz ancak önemli etkenlerden biridir. Meslek edinebilmek için belirli bir eğit

İnsanın varoluşuna ilişkin

Resim
Ben insanı "varoluş sürecini yaşayan" varlık olarak görmek ve tanımlamak gayretindeyim. Varoluş süreci vazgeçilemez, terkedilemez bir sahipliktir ve varoluş sürecinden vazgeçişler insanı bugün adına psikolojik rahatsızlık – hastalık denilen durumlara itebilir. İnsanın neden var olduğu sorusuna cevaptır, insanın ne olduğu. İnsan tanımlarının yegane ölçütü esasında bu sorudur. İ nsan kavramının tanımı yapılmaya çalışılırken esasında söylenilen her şey insan neden var sorusuna cevaptan ibaret. Temelde buraya saplanıp kalmış insan tanımları ve anlatımları ise pek çok yanlışın oluşmasına sebebiyet veriyor. İnsan illaki tanımlarda ifade edilen özelliklere sahip olmalıymış ya da öylece yaşamalıymış gibi ifade ediliyor. Oysa tüm bu yazıp çizilenler insanın ne olduğuna değil insandan ne istenildiğine dair. İnsan adına yapılan tüm bu yorumlar bir ideolojik ya da dini kültürün egemenliği altında gelişmektedir. İnsanı bedeni ve aklına ilişkin özelliklerine göre ayrıştırdığınızd

Sosyal yaşam ve hayır diyebilmek - Başarılı bir sınava hazırlık süreci için

Resim
Sosyal yaşam İnsan sosyal yaşamı olan bir varlıktır, tek başına başarılı ve mutlu biri olarak yaşayamaz. Sınavlara hazırlık yapılan yaşlar ciddi anlamda sosyalleşmenin öne çıktığı dönemlerdir. Hem toplumun bir öğesi hemde sınavlarda başarılı olmak için ne yapacağız? Sosyal hayatımızı; yazılı olarak ortaya koyduğumuz programın içinde yaşamalıyız. Her günün belli saatlerini sosyal paylaşım için ayırabileceğimiz gibi haftada bir günün yoğunluğunu sosyal çevremize ayırabiliriz. Unutmayalım ki başarı ciddi anlamda fedakarlık gerektirmektedir. Bu fedakarlık hangi oranda ortaya konmuş ise o oranda başarıda elde edilecektir. Hayır demeyi bilmeliyiz Çevremizdeki arkadaşlarımıza, ailemizdeki bireylere ve kendimize karşı hayır demeyi öğrenmeliyiz. Evet demek hayır demeye göre daha kolaydır. Ama hayırları yeri geldiğinde söyleyebilmek başarıyı sağlamakta bize çok ama çok yardımcı olacaktır. Fizyolojik yaşam İnsanın sosyal bir boyutu olduğu gibi fizyolojik yanı da vardır. Fizyolo

Çalışma masası - Başarılı bir sınava hazırlık süreci için

Resim
Çalışma Masası Okulda, dershanede sırada öğrendiğimiz, evde masada tekrar etiğimiz bir bilgi yada beceriyi, sınav anı geldiğinde sınav salonunda bizim için ayrılmış olan o sıra ya da masada daha rahat bir şekilde hatırlayıp, cevap verebiliriz. İşte bunun için evimizde mümkün olduğunca koltukta, yerde yada yatakta çalışmaktan ise sahip olduğumuz bir masayı ders çalışmak için kullanmamız çok önemlidir. Masanın verdiği psikolojik hazırlık öğrenmelerimizi kolaylaştıracaktır. Çalışma masasının üzerinde yer alan kitap, dergi, kalemlik ve başka şeyler bizim çalışmamızı zorlaştıracaktır. Örneğin biz matematik çalışıyoruz karşımızda fizik defterimiz var ve içinde de o gün derste gördüğümüz konuların notları, matematiğe ne kadar yoğunlaşmaya çalışsakta orada ki fizik ile ilgili uyarıcı bizi engelleyecek, motivasyonumuzun düşmesine neden olacaktır. Masada o an ne çalışılıyorsa sadece onun ile ilgili bilgi ve materyaller olmalıdır. Diğer her şey masadan vede bizim görüş mesafemizde

Plan ve program sahibi olmak - Başarılı bir sınava hazırlık süreci için

Resim
Hazırlık Zamanını Planlamak Zaman kendi başına çok ama çok geniş bir ifade ve üzerine konuşmakta bu nedenden dolayı çok zor. Zamanı planlamak yerine hazırlık zamanını planlamak ifadesi daha doğru. Ancak bu bile hala çok geniş bir dönemi kapsamaktadır. Bunları düşündükten sonra farkına varıyoruz ki; Planlama yaparken uzak ve yakın hedeflere göre hareket edilmelidir. Uzak hedef dediğimiz şey uzun vadede ya da sınav sonucunda varmak istediğimiz yer. Yakın hedef ise uzak hedef amaçlamış kişinin aşama aşama geçecek olduğu merhaleleri işaret etmektedir. Bir üst okula hazırlık adayı her öğrenci bir uzak hedefe sahip olmalı ve tüm hareket mekanizmasını – yaşamını ve yakın hedeflerini ona göre düzenlemelidir.   Yapılan program ulaşılmak istenen hedefler ile paralellik göstermeli. Türkiye derecesi yapacağım ama günde en fazla 2 saat çalışabilirim düşüncesi hedefi olmak anlamına gelemeyeceği unutulmamalıdır. Hedef belirler iken nasıl gerçekçi olmak gerekiyor ise planlama yaparkende gerçek

Çalışma ortamı - Başarılı bir sınava hazırlık süreci için

Resim
Çalışma ortamı Çalışma ortamında; yeterli aydınlık ve sıcaklık olması hem verim almak hemde sağlık durumunun devamı için gereklidir. Çalışma ortamı ülkemiz şartlarında genelde evin herkes tarafından kullanılan yeri olmakta vede bu durum başarılı bir bilgi edinimi zorlaştırmaktadır. Evin, yeterli derecede sıcaklığa ve aydınlığa sahip, aile bireylerinin çok fazla girip çıkmayacağı vede ders çalışacak kişinin psikolojisinde gene mi bu oda! gene mi bura! dedirtmeyecek kadar kişiye hoş gelebilecek bir yer seçilmelidir. Tabi ki tüm bunların söz konusu bile olamayacağı ortamlarda ders çalışmak durumunda kalınabilir. Bu tarz durumlarda ise mümkün olduğunca kendimiz için uygun ortamı oluşturmaya, aramaya çalışmalıyız. E vinde ders çalışma ortamı olarak ciddi anlamda sorunlar yaşayan bir öğrenci okul - dershane kütüphanesi, devlet – belediye yada özel kurumların kütüphanelerini rahatlıkla kullanabilir. Ders çalışmak için ayrılan zaman doğru şekilde kullanılmış ve bilgi öğrenilmiş ise e

Ekranların ve müziğin etkisi - Başarılı bir sınava hazırlık süreci için

Resim
Müzik, Televizyon ve diğer ekranlar Bir çok genç müzik dinlemeyi hayatın bir parçası olarak görmektedir. Ders çalışırken, sokakta dolaşırken, spor yaparken, yolculuktayken...Her şekilde müzik hayatın bir parçasıdır. Biliyoruz ki insan beyni belli sınırları olan bir yapıdadır. Biz istesekte istemesekte bir kaç şeyin bir anda yapıldığı durumlarda algı sistemimiz uyarıcılardan bazılarını seçecek ve diğerlerini göz ardı edecektir. Televizyon, genç - yaşlı herkesin çok fazla derecede zamanını işgal etmektedir. Yarışma programları, gençlik programları, müzik eğlence programları, diziler, filmler, haberler.. hemen hepsinin kendini izlettiği on binlerce kişi var. Bir üst okula hazırlık döneminde öğrencilerin televizyon alışkanlıklarını mümkünse tamamen bırakmaları gerekmektedir. Televizyon, dinlenmek maksatlı izleniyor ise orada büyük bir yanılgı vardır. Televizyondaki programlarda bireyin neredeyse tüm duyularına hitap edecek derecede uyaran vardır. Bu durum dinlenmeye değil

Sınavlar hazırlıkta kazanılır

Resim
Türkiye de çok fazla sınav mevcut. Her bir sınava katılan ihtiyaçtan yada kontenjandan çok aday var. Her sınav kendi alanı için, aradığı özelliklerde en iyi olanı seçmek için vardır. Bir üst okula hazırlık sınavlarında başarı için diğer sınav türlerine göre daha sistemli olmak zorundayız çünkü aday sayısı ve kontenjanlar arasında fark çok fazla. Öğrenciler bir üst okula geçiş için olan sınavlar ile küçük yaşlarda iken karşılaşıyorlar. Öğrencilerin tamamının sınav maratonu ve stresini yaşadığı bir eğitim sisteminde çocukların ne öğrendiği kadar neyi ne kadar test sorularında başarı ile gösterdiği de önem kazanmaktadır. Sınav hazırlıkta kazanılır Hiçbir sınav, sınav anında aniden gelen bir başarı yada ilham ile kazanılmaz. Sınavlarda adayları başarılı kılan hazırlık sürecinde geçirmiş oldukları deneyimlerdir. Eğitim sistemimiz açısından bir üst okula hazırlık sınavlarını düşündüğümüzde, okul başarısı ve deneyimlerin adayların girdiği sınavlara olan etkisi, öğrenmeye ve okul

Çocukça bir yaşam için

Resim
Her ne olursak olalım anne ve baba olduğunu ebeveynler unutmamalıdır. Anne – babaların çocukları ile arkadaş olmalarının destanlaştırılmasına bu duruma güzellemeler yapılmasına son verilmelidir. Çocukların arkadaşa ihtiyaç duyduklarından daha fazla anne ve baba modeline ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Makinaların çocuklar üzerinde ki egemenliğine engel olunmalı ve çocukların fiziksel olarak bir arada olabilecekleri akranları ile teması gelişimsel bir zorunluluk olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Anne – babalık devredilemeyecek tek sorumluluktur. Eğitimcilerin çocukların bir adım önünde yaşam algısına ve teknolojik bilgiye ve coğrafi görgüye sahip olmaları gerekmektedir. Okullarda anne ve babalarında varlık kazanması sağlanmalıdır. Çocuklar için okullarda ve toplumsal yaşam içerisinde sistematik oyun alanlarının yanına – yerine sadece ve sadece topraktan oluşacak olan alanlar bırakılmalıdır. Çocukları ekranlara mahkum etmek ve/vey

Hakkında konuşulamayanların kutsallığı

Hakkında konuşulamayanların kutsallığı Hakkında konuşulamayanların kutsallığı almış başını gitmiş ise orada ne söylenecek söz ne söyleyecek sözcü nede nede sözü dinleyecek kalmamıştır. Sözü bir şekilde  getirmekten korktuğunuz her ne ise onunla mücadele etme şansınız bir şekilde kalmamıştır. Korkunuzun ciddi sebepleri olabilir. İş kaygısı, hayat kaygısı, sürgün kaygısı, iftira kaygısı.. Her ne olsun üzerinde baskı yaratan bu ve benzeri unsurlara rağmen kişi hakkında konuşmak istediğini konuşabilmelidir. Konuşmak isteyene engel olan tüm sistemler, konuşmacıyı konuşmasına başlamadan öteki ilan eden tüm düşünceler otoriteyi korumak derdi ile hareket etmektedir. Buradaki otorite görünüşte bir şeyin otoritesi gibi yansıtılmak istense de gerçekte otoritenin sahibi olan kimi kişiler kendilerinin çıkarları ve keyifleri için ötekileştirmeyi basit bir savaş kuralı olarak görmektedirler. Konuşmayı, ifade hürriyetini sınırlayan tüm sistemlerin karşısında olmak günümüz insanının yegane vazi

Sorunlar ve sorular

Resim
Birileri söylemiyor olsa acaba gerçekler gün yüzüne çıkamayacak kadar gizli midir? Konuşmasını, görmesini, ifade etmesini beklediğimiz birileri var ise acaba bizim yerimize o mudur muhatap olan? Ya da yanlış anlamış olabilir miyiz? İçerimizde var olan bir seçilmiş kitleye itaat edip onların istediklerine göre mi yaşam sürmeliyiz? Geçmişte olup bitenlerin neredeyse birebir aynısını farklı isim ve şahıslar ile birlikte icra ettikten sonra benzer sonuçların oluşmayacağı kanaatine nasıl vardık acaba? Bugün dünün yöntemleri ile hareket eder iken dünden bugüne aktarılmış her şeye kızgın olduğumuz halde yaşadığımız sonuçlarına nedenlerine sıkı sıkıya bağlılığımız nereden gelmektedir? Plaktan çıkan buğulu bir sesin güzelliğine tutkun olabilmek ile renkleri solmuş kitapların ne yapmalı yöntemleri ile sakalları ağarmış insanların sözlerini proje olarak önümüze koyduklarında eyvallah işittik ve ne isterseniz yapacağız dememizi beklemelerinin sebebi ne ola ki? Her birinin ayrı

Normallik öldü hepimiz anormaliz

Resim
Normallik öldü hepimiz anormaliz geçer inşallah Hastayım Hastasın Hepimiz hastayız Kadınlarımız başta olmak üzere insan evladı hastalık hastası oldu. Bir derdi olmayan, tasasızlıktan depresyona bağlıyor, olmadı obsesif oluyor hiç bir şey bulamaz ise düşünüp düşünüp ölüm korkusundan panik atak nöbetlerine tutuluyor. Kendinde bulamaz ise çocuklarında arıyor ve muhakkak buluyor bir hastalık hali. Hertürden hastalığın yaşanmışlıkları, tanımı ve süreçleri nede olsa hemen başucumuzda hazreti google da bulunuyor. Herhangi bir hastalığın bizde olmasını sağlayan üç beş olası şikayet zaten hepimizde heran mevcut. Öğretmenler, öğrencilerinin normal olduklarını velilerine söyleyemiyor ya da çocukların normal olduklarına anne ve babaları ikna edemiyorlar, doktorlar hastalarının esasında pekde birşeylerinin olmadığını anlatamıyorlar, davranış bilimleri ile ilgilinenler ise bu işten para kazandıkları için normalliği değil anormalliği arıyorlar. Çoğunluk normal olmayı, arada

% 100

Resim
Hey yüzde 100 size diyorum uyuyor musunuz özür dilerim duyuyor musunuz. Çakmak gazı, esrar, alkolün her türlüsü, uyarıcı haplar ve daha neler neler ile sarhoş olup kendinden geçeni çok gördüm. Görmeyede devam ediyorum. Bazılarına hak verdiğim dahi oluyor. Diyorum ki bu hayatın ayık kafa ile anlaşılaşacak mantıklı bir tarafı kalmamış iken neden ayık kalınsın. Her neyse dediğim gibi sarhoşluklarını ve aşırı uyarılmış olmak durumlarını yaşayan çokca insan gördüm ama para ile sahip oldukları ile makamı ile kalabalıkları ile sarhoş olanları görünce madde bağımlılılarının ki gözlerime pekala anlaşılır ve olabilir gelmeye başladı. Aldırmadığınızı, fark etmediğinizi biliyorum ama size diyorum yüzde 100. Duymuyorsunuz değil mi? Duymayın. Umursamayın. Aldırmayın. Görmeyin. Kendi klanlarınızda yaşamaya devam edin. Klanlarınıza hilalli, bereketli, isimlerde verin. Tepesine basa basa ezip geçtiklerinizin dualarına muhtaç olduğunuz zamanları unuttunuz. Sırtınızı sıvazlayıp duran dünd

Farkında mısınız tatil değil karne zamanıdır gelen?

Resim
Milyonlarca öğrenci karne dediğimiz bir değerlendirme belgesi ile bir eğitim – öğretim yılını daha bitirmiş oldu. Karneyi çocukların eline tutuşturan sistemin sanki çocukların durumunu değerlendiriliryormuş tutumu maalesef büyük bir yanılgı. Bakmayın karneyi çocuklara verdiklerine. O karnenin asıl sahibi o çocuklar ile temasta bulunan kim ise onlardır. Yapılan ve yapılması gereken tüm değerlendirme de esasında çocuğa dönük değil çocuk ile eğitim – öğretim adına temasta bulunan her kim ya da ne var ise ona yöneliktir. Çocuk herhangi bir alanda bir kabiliyet edinmiş ise bu çocuğun başarısı olması yanında bu başarının ortaya çıkması adına yeterli alt yapıyı sağlayan aile, toplum, okul, sosyal çevre ve diğer tüm sistemlerin başarısıdır. Aynı şekilde amaç edinilmiş bir kabiliyetin oluşmaması halinde sorun tamamen çocukta değil çocuğa ulaşmakta sorun yaşayan sistemdedir. Karnelerin üzerinde aitliklerini belirten isimler olabilir ancak oradaki değerlendirmeler çocukların başarı

Ne kadar değil ne yaptın demeliyiz

Resim
Herhangi bir konuşma yada sözleşmede, iş yeri yada sosyal hayatta ne yaptığımız hiç kimseyi ilgilendirmiyor ne kadar yaptığımız ise herkesi ilgilendiriyor. Zamanın insanı hep mutsuz, tatmin olmaktan uzak, yetinmeyi bilmiyor ve hep daha fazlası için mücadele ediyor. Çocuklar dahi sayılar ile ilgilenir hale geldiler, onlara ilk öğretilende doğal olarak sayılar ve buna bağlı olarak niceliğe ilişkin şeyler oluyor. Küçücük çocukların sözlerinde şu meslek ne iş yapar sorusu yerine ne kadar para kazanır suali sıklıkla duyulabiliyor. Sayıların egemenliğine inandığımız ve itaat ettiğimiz anda farkına varalım yada varmayalım tek gerçeklik madde oluyor. Maddeye tapınmanın ve onun dışında bir gerçekliğe öyle ya da böyle inanamamanın sonucu maalesef bu. Sayılara ve ne kadara ilişkin düşünce dünyası maddeye ilişkindir, sayılamayan şeylerin gerçekliği ve insana vereceği herhangi bir mutluluk olamamaktadır. Bugün artık sayılar ile sevinir olabildiğimiz gibi sayıların fazlalığıylada üzünt

Kayıp çocuklar ve çocuk cinayetleri

Resim
Ülkemiz gündemini bir süredir ciddi anlamda meşgul eden ve herkesin yaşam enerjisini tüketen, çocukların kaybolması, istirmar edilmesi ve/veya öldürülmesi olayları son dönemde fazlasıyla yaşanıyormuş algısı oluştursada her yıl binlerce yetişkin ve çocuk kayıplara karışıyor. Ülkemizde yada başka memleketlerde mala ve canlılara ilişkin zarar verme davranışları belirli oranlarda zamana göre değişmek ile beraber maalesef gerçekleşebilmektedir. Medya etkisi ve toplumun duyarlılık durumu ile birlikte çocuklara dair işlenen suçlar haklı olarak sürekli bir gündem maddesi haline gelmekte, duyarlılık artmakta ve maalesef travmatik sonucu olan yaşantıların korku hali yaşamlarımızı etkilemektedir. Her kaybolma ve cinayet haberinden sonra toplum biraz daha nevrotik bir hal yaşamaya, korkuların esiri olmak yolunda ilerlemeye devam etmekte. Evet herhangi bir canlının suç davranışının mağduru olması korkunç bir olaydır ancak bu türden yaşantılara karşı tedbirli olmak ile olayların vehametine k