Cemaatlerin "bizi" ile bireyin "beni" arasında insan - 1
Bakmayın bugünlerde cemaat deyince bir kesim insanın akla
geldiğine. Aslı ve astarı olmayan ve gerçeklik ile hiç bir
alakası olmayan kocaman bir kandırmacadır bu durum. Türkiye'de
her bireye bir cemaat düşmese de sayısı tam olarak belli olmayan
ve esasında pekala sosyal bilimler araştırmacıları içinde bir
araştırma konusu olacak kadar cemaat var. Cemaat deyince bugün
akla ilk gelenler ise bundan 10 yıl kadar öncesinde varlıklarının
göstergesi her şeyden uzak dururlardı ama bugün hiçte öyle
değil.
Ben cemaat deyince içerisinde onlarca ayrı inanç sisteminin ve
yaklaşımının olduğu yapıların tamamını algılayanlardanım.
Cemaat yapıları içerisinde bir kesimi adlandırmak istediğimde
ise o cemaat yapısının öne çıkan efendisi yada belirgin
özelliği ile birlikte o cemaati anarım. Örneğin Mahmud Es'ad
Çoşan Cemaati, Fethullah Gülen Cemaati, Süleymancılar Cemaati,
İsmailağa Cemaati, Adıyaman Cemaati, Magazine Haber Olan Kadınlar
Cemaati, Kısır – Börek Günü yapan Kadınlar Cemaati,
Kahvehaneden Çıkmayan Erkekler Cemaati, Futbolsever Erkekler
Cemaati, Çizgi Aldatmacaya Tutkun Çocuklar Cemaati, Siyasete
Adanmış Canlar Cemaati... işin aslı şu ki adını
zikrettiklerimizden tamamen farklı inanç ve kültür özellikleri
barındıran yapılarada cemaat demek mümkün. Zaten başka bir
adlandırmada çokta anlaşılır olamıyor.
Bugünün sorunu olmayan ve esasında hep sorun olarak var olan bir
durumun çözümü olarak yaşayan cemaatler, insan bireyinin örtünün
arkasında olmak zorunda kaldığı yapılardır. Cemaatleri ortaya
çıkmasına onlarca sebep sayabiliriz. Gücü elde etmek, söz
sahibi olmak, birlik olmak, inancın emri olduğu söylemi, rahat
yaşamak, rant elde etmek, birlikte olabilmek kolaylığı, maddi ve
manevi yönlendirmeler, hayatı kolaylaştırmaları, yalnızlık
hissine karşı koruyucu olmaları, aklını kullanmayı devretmek
tenbelliği vs.
Cemaatler var oldukları sebepler üzerinde yükselirken elbette var
oldukları sebeplerin ötesinde de amaçlar geliştirip, varlıklarına
varlık katıp her daim daha fazlası için büyüyüp
serpilmektedirler. Cemaatler büyüdükçe insan bireyi her an dahada
varlığı yitirmekte ve var olduğu yapı içerisinde
hiçleşmektedir. Herhangi biri olmakta ve herhangi bir olayın akışı
gibi sistemde yaşamaktadır.
Bazı insanların cemaatler içerisinde varlığını sürdürmesinin o insan bireyi için sağlıklı olabileceğine dair söylemler geliştirmek mümkün ancak insanı insan yapan temel sorumluluğun "var olmak" halini öteledikten sonra bir fabrikanın bir makine parçasından farkı olamayacak olan insanı istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. İnsan kendi adına kararlar alması gereken ve kendi adına hayat kurgusu olması zorunlu olan varlıktır. Herhangi bir canlı adına karar veren bir başka canlı ile karşılaştığınızda işte o zaman günümüzde cemaatin ne olduğunu görmüş oluyorsunuz. Sessiz sedasız alınan karara riayet eden herhangi bir canlı eşittir cemaat mensubu insan.
Cemaatler elbette tek taraflı örgütler değildir. Elbette bazı mensuplarına pek çok kazanç sağladığını ifade
etmek mümkün ama bu kazancın birde yansıması olmak zorunda.
Almadan vermek sadece ve sadece kelimelerin sahibine aittir.
Cemaatler insan bireyinden aldıkları ise onun bireyselliği –
birey olma hali, istekleri, beklentileri, günah tercihi, ibadetleri,
eş seçimi, çocuk sayısı, çocuklarının isimleri, yaşadıkları
yer, ticaret sistemleri, arkadaşları, akrabaları ile olan
ilişkisi, okuyacağı gazete, izleyecek olduğu televizyon vs.
Oğuzhan Eyilik
Yorumlar
Yorum Gönder