Dünya bizden merhamet bekliyor



Sınırlı olan kaynakların, nüfusu her geçen gün artan insan topluluğu tarafından yağma edilmesi ile karşı karşıya olan bir dünyanın çocuklarıyız hep birlikte.

Hergeçen zaman ile birlikte açlık sınırından kurtulmak için daha çok çalışmak ve kazanmak gerektiren dünyada yaşıyoruz. Üretilmiş, tanımlanmış ve düşünülmeden kabul edilnmiş kavramlar tarafından hayatımız yönlendiriliyor – yok ediliyor.

Birkaç yüzyıl öncesinde asla gerçekliği olmayan kavramlar neredeyse hayatın anlamı olnuş milyarlarca insan için.

Milyarlarca insan bütün bir yıl boyunca 2 hafta çılgınlar gibi yemek – içmek ve uyumak için çalışıyor. Ve gene milyarlarca insan bir parça ekmek ve bir yudum su için daha fazla çok fazla çalışmak ve hatta ölmek zorunda.

Yerin metrelerce altında maden kazan işçi o maden ile ilgili en ağır şartlarda çalışıyor ama en az o kazanıyor ve en az o elde edebiliyor. Ve bu dünyamızın gerçeği oluyor.

Gökdelenlerin tepesinde çalışan bütün işçiler birlik olsalar dahi emeklerinin karşılığında o gökdelenden birkaç metrekare mesken edinemiyorlar. Ve buna hep birlikte dünyamızın gerçekleri diyoruz.

Bütün insanlığın arazisi olan kamuya ait toprak parçalarının üzeri beton bloklar ile kapatılıyor. Kimi alışveriş merkezi, kimi ise çok katlı konutlar oluveriyor. Ve bu gene dünyamızın gerçekleri oluyor.

Bir kısım insanın zenginleşmesi, milyonlarca bireyin – ailenin fakirleşmesine paralel bir oranda artış gösterirken iken buda dünyamızın gerçeği oluyor.

Üretimin ve sosyal güvence sisteminin devam edebilmesi için doğum oranlarının artması bekleniyor ama gelin görün ki bir kesimin çocuğunun ömrü boyunca tüketeceği parayı bir kısım az çocuklu zenginler ise doğum olmadan tüketebiliyor. Dünyanın gerçeği deyip geçiveriyoruz.

Bir yolun iki yanında iki mahalle ve iki okul kuruluyor devlet tarafından ve bu okul iki ayrı dünyanın gerçeğini bize yaşatıyor. Bir yanda özel okul standardı, bir yanda ise ülkenin gerçeği olarak adlandırılan boşverilmiş bir yapı ve çocuklar, bir yanda gerçek bir yanda yalanlar dünyanın gerçeği olarak sürüp gidiyor.

İnsan tüm canlı sistemini kendisi ile birlikte yok etmek noktasında ısrar ediyor. Koruma altına aldığı hayvan ve bitki varlıkları, ne kadar da adalet sahibi olunduğunu gösteren yalanlar olup kalıyor. İnsan kendi dışındaki canlılara gösterdiği acımasızlığın çok daha fazlasını kendi türü içinde yapmaktan geri durmuyor ve hiç bir değer tanımadan diğerinin yaşam zorunluluğu için gerekli olanı ya kirletiyor ya da israf ediyor.

Dünya insandan merhamet bekliyor; kıyamet kapıyı çalıp her şeyi yerle yeksan etmeden kendisi ve tüm sistem için. Dünyanın gerçekleri olarak ortaya koyduğumuz tüm her şey kesinlikle ve kesinlikle tanımı konulmuş zalimlikler durumunda. Adaletin ve merhametin yoksunluğuna, ihtiyaç duyduğumuz anda hissediyor olmak fayda sağlamayacak.

Dünyanın gerçekleri olarak bize dayatılan yalanları tanımları, yeniden şekillendirmek her birimizin mecburiyetidir. Emek sömürüsünü engellemek, adalet istemek, yeşili korumak, hayvanların tabiatlarına dokunmamak, kişisel tercih ve yaşamlara saygı göstermek, kamusal olanı özelleştirmemek ve hiçbir gücü insanın yaşam hakkının önüne almamak gibi evrensel değerleri benimsemek zorundayız.


Oğuzhan Eyilik
Psikolojik Danışman - Pedagog

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Koruma Kanunu'na Göre Eğitim Tedbiri Uygulaması

Meslek seçiminde bireysel özellikler

Mazi ve Ati arasında